Geçtiğimiz gün üniversitelerin üçüncü sınıf gazetecilik/radyo televizyon bölüm öğrencileri ile bir araya geldik.
Biraz dertleştik çokça sohbet ettik.
Gazetecilik hâlâ itibarlı bir meslek mi? Televizyon gelecek vadediyor mu ? Neden bütün mesleklerin meslek odaları ve sendikaları varken gazetecilerin yok? Gazetecilik dönüşüyor mu? İnternet medyası nereye doğru gidiyor? Televizyonlarda spikerlik kıstasları nelerdir? Yanlı medya tanımı sizce doğru mu?
Bu sorular benim de zaman zaman aklımda canlanan hatta gazetecilikte usta öğretici diye tabir ettiğim meslek büyüklerim ile de konuştuğumuz,cevap aradığım konular...
Gençlere şunları söyledim ve onlar da bunları yazıya dökmem gerektiğini salık verdi.Bu satırları yazarken aslında onların bana verdiği ev ödevimi yapıyorum.
Gazetecilik de diğer birçok meslek gibi günümüzde insanın ve insanlığın aldığı ağır darbeler ve değer erozyonu dolayısıyla itibarı konusunda ağır hasarlı durumdadır. Mesleğin itibarı kişinin kendisine ve mesleğine gösterdiği saygı ile doğru orantılı. Kişinin değer ve eder dengesinde bir sıkıntı yoksa kimsenin yapmayı kabul etmeyeceği bir mesleği ifa ederken bile etraftan saygı görebilir. Cem Yılmaz'ın mobil tuvalet hizmeti veren bir baba oğlu örnek verdiği gibi aslında mantık tamamen o örnekte gizli. İnsana ve dünyaya hizmet eden her meslek kutsal ve itibarlıdır esasen fakat önemli nokta siz o itibara ne kadar layıksınız?
Televizyon bana göre gelecek vadeder neden etmesin ? İzleyici konumunda olup sadece pasif seyirci olmak isteyen milyonlarca insan var. Ayrıca televizyon da dikkat ederseniz kendi içinde bir dönüşüm yaşıyor. Film kanalları, belgesel kanalları, çocukları bilimle tanıştıran kanallar, tüm dünyanın medyasını aynı anda takip etme olanağı tanıması ve zaman sınırını kaldırması yani istediğinizi istediğiniz zaman izleme şansı tanıması önemli ve gelecek vadeden gelişmeler. Tabi bunun yanında 3 saat bir televizyon dizisi ile zaman öldürmek de bence tamamen kişisel tercih. Bizdeki sıkıntı ;ilgili kurumların toplum kodlarını ve algısını yönetmeye kalkan yayınları iyi ayırt edememesi. Şiddetin boyutunu tek taraflı görmesi. Şiddet bana göre üç beş değil sekiz boyutlu düşünülmesi gereken bir olgu. Bir sahnede büyüğüne ses yükselten çocukta da şiddet vardır mesela ve bu şiddet bana göre el kol kırandan bile daha zararlıdır. Değer dengesi burada çok önemli.
Gazetecilerin meslek odaları yok çünkü büyüklerimiz böyle istiyor! Sözümona ele avuca sığmayan gazeteciler de buna ses çıkarmıyor ya da çıkaracak vakitleri olmuyor. Ama en çok zararı da tepeden tırnağa kendileri görüyor. Nasıl görüyor en son RTÜK 'ün Faruk Bildirici kararı öncesi yaşananlar mesela bu durumun bence en bıçak sırtı halidir.Karar tartışmaya açık değil ayrıca haddim de değil ancak öncesinde yaşananlara meslektaş değil vatandaş olarak tepkiliyim.Ben Sayın Bildirici'yi tanırım birçok defa Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nde verdiği seminerlere katıldım ve sohbet etme imkanımız oldu lakin Faruk Hoca'nın özel hayatı beni hiç ilgilendirmedi.Üyelik kararı verilmeden önce hakkında yapılan haberler etik dışı ve bel altı vurmadır.Bunun gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Orada yapılan gazeteciliğin bahsettiğim ağır hasarlı halinin rapora yansımasıdır âdeta. O haberleri yapan meslektaşlarımızı cemiyet başkanı kınadı. Peki kınaması neyi değiştirdi? Gazeteciler Cemiyeti bu anlamda etkisizdir. Çünkü meslek erbapları arasındaki iletişimsizlik anlaşmazlık örgütlenmenin önüne geçer haldedir. Örgütlenmede sıkıntı yaşadığınızda nüfuzunuzu zamanla kaybedersiniz. Cemiyetler bu anlamda maalesef ne gazetecilerin özlük haklarının müdafaasını yapabiliyor ne de işten çıkarılmaların önüne geçebiliyor. Dolayısıyla geleceğin gazetecileri; hep hazıra konmak olmaz sizin de kendi kurucusu olduğunuz bugün eleştirdiklerinizi kendi eserlerinizle iyileştirdiginiz yapılar olabilmeli. İmece usulüne uygun birliktelikler kurmak ,meslektaşları rekabet piyasasında öldürmek zorunda olduğunuz rakip firmalar gibi görmeden, herkesin aynı çatı altında olduğunun bilincinde işler yapmak size düşüyor ya da böyle gelmiş böyle gider deyip mevcut düzene ayak uydurmak ve sorgulamama geleneğine tabi olmak o da tercih. Sonuçları ortada olan ve pek tabi gazeteci hamuruna tezat olsa da evet saygı duyulması gereken bir tercih ve görünen o ki biz içinde yaşıyoruz.
İnternet medyası teknolojinin getirdiği hız kavramına en iyi ayak uyduran bölümü gazeteciliğin. Son dakikaların en nitelikli yer bulduğu mecra. Kirli bilgi yok mu var algı yönetimi yok mu var! Fakat şu da var internette okuduğunuz haberi daha çabuk gerçeğe kavuşturursunuz.Bir haber sitesinde gördüğün başlığı arama motoruna yaz, karşıt görüşlü olanlar arasından iki üç haber metni seç oku ,kendi birikiminle aslında olanın ne olduğuna rahatça ulaşırsın. Televizyon bunu yakalayamaz çünkü hepsi kurumların gözünden bakıyor hayata. Çıkardıkları karşıt görüşteki insanlar bile buna dikkat ederek konuşurlar onların ekranında. Bilgi sağlamasını yapmanın kolay ve en hızlı yolu internet medyası ayrıca hitap ettiğiniz kisilere sosyal meydanlarda daha kolay ulaşıyorsunuz. İnternet medyasının iş adresi dünya! Taksim'de bağıran en fazla istanbul'a duyururken sesini internette bağırıp Trump'a ulaşabilirsiniz bu müthiş değil mi?
Yanlı medya tanımının yanlış olduğu kanısında birleştik gençlerle.Çünkü aslında her kurum kendi yanlısı herkesten önce.
Ve spiker kıstasları..Eskiden konuşma diline hakimiyet ve bilgi derecesi önemli kıstasken şimdi ekranda kadın erkek fark etmez iyi durması yeterli..Ayrıca profesörleri tasdikleyecek kadar da fikir sahibi olmak öncelikli. Nepotizm kavramına hiç girmeyelim. Doğrusu ben de merak ediyorum bugünün bu kıstaslarını..
Gazetecilik dönüşüyor. Dönüştükçe daha da özgürleşiyor. Google'ın haber sitelerinde aradığı kıstasları göz önünde bulundurduğunuzda özgünleştiğini de görüyoruz. Ve hatta özgünleşmek zorunda olduğunu. Çünkü artık ajans haberlerini en hızlı kopyalayıp yapıştıranlar değil haberin içinde soru soranlar değer kazanıyor. Yani ajans haberleri artık asıl olmasi gereken yere işaret fişeği olma yoluna gidiyor. Ajans muhabiri şurada şu var diyecek onu farklı yönlerde ele alıp geliştiren siz olacaksınız. Haber sizden çıktığında üstünde ajans kokmayacak arama motorları artık bunu istiyor.
Geleceğin gazetecileri; sohbetimizi yaz yağmuru ile yazıya dökmüş oldum sayenizde... Okurken sevdiğinizi dile getirdiğiniz son cümleye geldi sıra..
Gelecekteki meslektaşlarım sizinle olmak güzel ve umutlu...Önce insan sonra gazeteci olduğunuz günleri de birlikte yaşamak dileğiyle..
Aşkınız baki olsun...