Çok değişti, çok büyüdü gereğinden çok yetişkin oldu yüreğim. İstemedim desem yalan; hiçbir şeyi kimse zorla yaptırmadı bana. Yaptıramyor da halen.. Çocukken, yetişkin olmayı hüner saydık bir kere, daha anlamını bile bilmeden.
Yetişkin olmak zamanını para ile satmakmış, sorumluluk yüklenir gibi yapmak fakat asla sorumluluk almamakmış, yetişkin olmak tedirgin olmakmış, ekmeğini başkasına muhtaç olduğunu sanmakmış.Yetişkin olmak asla bir daha karşılıksız sevememekmiş. Başkalarına benzemeye çalışmak, kendini unutmak, kendini dar çevre yitiklerinde büsbütün kaybetmekmiş. Her şeyin önüne “ben” koymakmış, nefsin tezahürünü adamdan saymakmış.
Kaynaktan uzaklaşmak, uzaklaştıkça susamak,susadıkça kanamakmış. Maskelere sahip olmak sahip olduğun maskeleri beceriksiz bir hamal gibi hiç yere koymadan sürekli sırtında taşıyıp kamburlaşmakmış ağırlığı ile…
Yetişkin olmayı istedim evet bir zamanlar anlamını bilmeden..Sonra bir de baktım gözden gözyaşı düştü mü beraberinde içimdeki çocuk ölüyor, ben yetişkinleştikçe sevgimi yitiriyorum, yetişkin olmak insanlara güvenmemeyi öğretiyor.Böylece yetişkin olmayı istemekten vazgeçtim. O yoldan döndüm birden.
Elimde çocuk yüreğim zamansız, mekansızım çoktandır..
Aidiyet duygumun olmadığını söyleyen yetişkinler; haklısınız. Sizin ait olduğunuzu ya da ait olmamı şart koştuğunuz cümle koşullara hiçbir aidiyetim yok. İçimdeki çocuk bugün ağlamaya başlarsa bugün çıkıyorum yola. Ne sırtımdaki elbiseden ne yediğim ekmekten dolayı kimseye yok minnetim Hak’tan gayrı. Kimse gibi olmak, kimseye göre yaşamak olmadı derdim öyle görünüyor ki; olmayacak da..
Sizden, içinizden biri olduğuma inkar değil asla bu cümlelerim. Hala çocuk yüreği ile karşılıksız sevebilen bir yüreğe sahibim, kimsenin alın da yeşilin de değilim. Ama dedim ya; açtığım kapıdan içeri soğuk girmeye başlarsa, o kapı kapanırsa bir daha açılmıyor. İçimdeki çocuk kimsenin poyrazına karayeline maruz kalmak zorunda değil. Ezberlenen doğrular, bilgisiz düşler, aslı astarı olmayan yüklenilmiş umutlar, çapsız sözler ile kaybedecek zamanların bıraktım elini.
Çok zorlama, elde keklik sayma, gitmeyi düşlüyor, o yönde cümleler kuruyorsam bunu tehdit sayma kendine..
Ne varlığımla ne yokluğumla tehdidim zira!
Sürekli yağmuru sevmedi, sevmiyor çocuk yüreğim, çapın dar geliyorsa deniz sandığın akvaryumsa mesela deryalara açılmak gayretinden yoksunsan. Nefes alamıyor ya da almakta zorlanıyorsa içimdeki çocuk onun gözünden akacak yaşa kurban ederim vazgeçemem sandığınız ne varsa hepsini hem de tek celsede boşarım..
Kahkahamın sesini borçlu olduğum çocuğu ağlatacak kadar hükmü yok dünyanın…
Dün de ..bugün de ..yarın da…
Şairin dediği gibi,
"Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Reddedemem önerinizi,
Paylaşalım elbette;
Lekeniz sizde kalsın,
Ben aşk'ı alırım sadece."
Aşkınız baki olsun...