Mesleğiniz ne ? sorusuna çoğu zaman -haberci- diye yanıt veriyordum. Son zamanlarda herkes gazeteci olduğu için -gazeteciyim- demeye başladım. Genç gazetecilerle karşılaşınca onlara -maksadınız ne ? diye soruyorum. Zira yaşadığımız ülke ile yapmaya çalıştığımız iş doğruları bakımından bakıldığında oldukça ilginç bir tablo çıkıyor gözlerimizin önüne. Neyi, nasıl, neye göre sorgulayacaksınız?
Bakın dostlar; ülkemizin yetiştirdiği siyasilerden Süleyman Demirel, ''Genelevleri kapatalım da, millet bizi mi sevsin?" diyeli 50 yıl oldu. Bülent Ecevit, bir mitingde "bu düzen değişecek" deyince bir vatandaş "düzen hayatından memnun, düzülen ne zaman değişecek?" diyeli 23 yıl oldu. Tansu Çiller, "Cenabı Allah'ı size emanet ediyorum!" diyerek miting alanındakilere büyük bir sorumluluk yükleyeli 17 yıl oldu. Bahsettiğim isimler bizim eski başbakanlarımız. Peki TBMM'de neler olmuş? Meclisspor, kimsesiz çocuklarla yaptığı moral maçını 3-2 kazanarak çocukları ağlatalı 13 yıl oldu. Yine bir yıl sonra yani 12 yıl önce Meclisspor skorda da başarıda da dur durak tanımamış bu kez de , Engelliler haftası kapsamında görme engellilerden oluşan takımı dostluk maçında 7-3 yenmiş. Hal böyle olunca geçmişten geleceği gören Güzeldere Köyü Muhtarlığı siyasetçilerin köye girmesini yasaklamış.
Peki ülkem insanı neler yapıyor? Haberleri tarayınca gözüme çarpanlar hayli düşündürücü. Mesela; Çorum'da Hayvanları Koruma Derneği açılışında kurban kesileli 10 yıl olmuş. Kırşehir'de komşusunun tavuğuna tecavüz eden adam, yakalanınca "sadece arkadaşız" yanıtını vermesinin üstünden 10 yıl geçmiş. Japonya'daki 8,9 büyüklüğündeki depremde camdan atlayan tek kişinin Türk olduğunu duyalı 8 yıl olmuş.
Haydi yıllara takılı kalmadan radyo haberi okur gibi bakalım haberlere, işte bizim bülten ; Kayseri'de bir vatandaş kazadan sonra hayatını kurtaran dedeyi ölüm meleği sandı. Rize'de tatbikatta kurtarılması gerekilen cansız manken kurtarılamadı. Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya, Coca Cola tarafından üretilen Fanta'yı içerek Cola Cola'yı protesto etti. Star TV'de yemek programı sunan Ece Erken, kendi yaptığı ıspanaklı krepten zehirlenerek hastanelik oldu. Nazlı Ilıcak'ın "Mevlana'dan" başlığıyla köşesinde yayınladığı sözler, Can Dündar'a ait çıktı. Mersin'de raylara yatarak intihar etmek isteyen bir vatandaş kendisine çarpmayan makinistin kafasını yardı. Türk Böbrek Vakfı Gönüllüleri, tuzun zararına dikkat çekmek için Taksim Meydanı'na getirdikleri tuza dayak attı. Trabzonsporlu Jarro, her gün duyduğu ezan için "Bu adam neden hep aynı şarkıyı söylüyor?" diye sorunca Hami'den dayak yedi. Eşi "eve gel" diye 138 kere arayınca çileden çıkan adam, "eşimi öldüreceğim" diyerek kendini ihbar etti. TÜBiTAK'ın Uzay Teknolojileri için "Uzay konusunda tecrübeli" personel araması üzerine memur adaylar Mustafa Topaloğlu'nu önerdi.
Meslekte 10 yıl geride kaldı. Kimini ben de yazıp çizdim bu haberlerin kimini de ustalarım yaptı.
Şimdi sosyal medyada arkadaş olunca, askerliği birlikte yaptığımıza emin konuşan arkadaşlar soruyor zaman zaman "siz hiç şaşırmaz mısınız duyduklarınıza?" - Şaşıracaklarınızı sizden önce, size haber yapmak için toplayınca zaten önceden bir tepki vermiş oluyoruz.- Ancak; tabi ki şaşırdıklarım var. Mesleğim icabı sosyal medyada eklediğim arkadaşların, aylarca aynı ranzayı paylaşmışız gibi gece 02:00 'de attıkları özel mesajlara, daha dün ayrılmışız gibi -naber ya?- samimiyetiyle takındıkları destursuz hallerine, gerçek hayatta birkaç defa görüştüğümüz kişilerin kiminle, neyi, nasıl konuşmamız ya da nasıl düşünmemiz gerektiğine yönelik yaptıkları yorumlara, iletileri kendi üstüne alınan zatların bir de bizi tehdit edebileceğinden emin tavırlarına şaşırıyorum. Ama kişisel olarak algılayıp tepki duymuyorum. Zira tepki duyduğunuz şeyi düzeltmeye isteklisinizdir. Toplumun yetiştirdiği bu beyaz pirinç taşlarının eğitilebileceğine ya da onların düzeleceğine inancım yok. Yalnız bu zihniyeti besleyen o açık kalan yanımızı görür bu sayede belki maruz kaldığımız kabustan uyanırız umudu var içimde.
Özgürlüğün olduğu yerde meslekler anlamlıdır. Kişisel alanlarımızın bile bu kadar darlaştığı ve baskı gördüğü yerde haber bültenlerinin yukarıda belki de ağlanacak halimize gülerek okuduklarınızın dışına çıkması beklenilemez. Fakat vahlar ve ahlar ile çözüm üretilmez. Hepimiz kendi kapımızın önünden sorumluyuz ve dünyaya geliş maksadımız belli:"kendini bilmek". Bunun için vakit dar. Haberler dün buydu, bugün bu! Kayıtsız kalmayın fakat kendinizi hırpalamayın, hırpalatmayın...
Aşkınız baki olsun...