Dünya, son yıllarda şiddetin arttığı, saygının azaldığı ve ilişkilerin giderek zayıfladığı bir çağa büründü. Sosyal hayatın temel taşlarından olan empati ve hoşgörü erozyona uğruyor. Hangi açıdan bakarsanız bakın, tablo aynı: İnsanlık bir yön kaybı yaşıyor.
Yakın zamanda ülkemizde ortaokul çağındaki bir grup kız öğrencinin, bir akranlarına sokak ortasında şiddet uyguladığı görüntüler, toplumun geleceği adına ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Aynı günlerde Karadağ’da, kız arkadaşına laf atanları uyaran 25 yaşındaki bir genç, Karadağ’da ikamet eden bir Gümüşhane’li ve bir Azeri tarafından bıçaklandı. Bu olaylar, toplumsal ilişkilerde saygının ne kadar zayıfladığını gözler önüne seriyor.
Bu olaydan sonra, Karadağ’da Türklere ait işyerlerinin hedef alınması, bu kurnazlığın günümüzdeki yansımasıdır. 2000’li yıllarda Romanya’da yabancılar için, çıkarılan yasalarla, pek çok Türk sınır dışı edilmişti. Görünürde yabancılara yönelik yasalar konuşulsada, gerçekte Türklere karşı çıkartılan yasalar olduğu aşikar. Bu tarihsel perspektif, toplumların geçmişten ders almadığını gösteriyor.
Siyasetçiler, çoğu zaman halkın duymak istediği söylemleri ön plana çıkarıyor. Milliyetçi ve ırkçı dil, kısa vadede oy kazandırabilir; ancak uzun vadede toplumun temel değerlerini ve bir arada yaşama kültürünü tahrip ediyor. Karadağ örneğinde olduğu gibi, küçük bir olay bile etnik gerilime dönüşebiliyor ve insanlar arasında güven ortamını yok ediyor.
Ekonomik faktörler de toplumsal gerilimi besliyor. Son yıllarda artan fiyatlar ve ekonomik belirsizlik, insanların sabrını ve dayanışma duygusunu test ediyor. Paranın ve maddi kazanımların hayatın merkezi hâline gelmesi, manevi değerleri geri plana itiyor.
Peki, ne yapmalı? İnsanların beyin ayarları bozulmuş gibi görünse de çözüm mümkün. Öncelikle bireyler olarak saygıyı temel bir değer hâline getirmeliyiz. Farklılıklara tahammül, empati, adalet ve toplumsal sorumluluk, modern dünyanın olmazsa olmazları. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir çağda, öğrenmenin ve öğretmenin kıymetini bilmeliyiz.
Dünya tarihine bakarsak; Taş Devri’nden Antik Çağlar’a, Orta Çağ’dan modern çağa kadar insanlar hep çatışmalar yaşamış, fakat saygı ve etik değerler korunduğu sürece medeniyet ayakta kalabilmiştir. Bugün de hedefimiz, saygı ve anlayışı toplumsal refleks hâline getirmek olmalıdır.
Sonuç olarak, şiddet ve nefretin her türlüsüne karşı durmak, toplumları birleştiren en güçlü araçtır. İnsanlık, tarih boyunca olduğu gibi yine kendini düzeltebilir. Ama bunun yolu, bireylerin ve toplumların temel değerleri sahiplenmesinden geçer.